Yaz aylarının sıcaklığıyla birlikte, Ece ve Can'ın arasında tutkulu bir aşk başlamıştı. Denizin tuzlu kokusuyla birlikte, ikisinin kalpleri de birbirlerine doğru çekiliyordu. Her gününü birlikte geçiren çift, romantik akşam yürüyüşleri yapar, gün batımını izler ve birbirlerinin gözlerinde kaybolurdu. Ece, Can'a olan hislerini bir türlü ifade edemiyordu. Her zaman kelimelerin yetmediği anlarda, gözlerinin derinliklerinde yanan ateşi hissedebiliyordu. Can da aynı duyguları paylaşıyordu, ancak kelimelerin üzerine koyabileceği bir şeyler arıyordu. Bir akşam, denizin kıyısında, ay ışığı altında Can, Ece'ye dönüp "Seni seviyorum" dedi. Ece'nin yüzünde beliren mutluluk ve şaşkınlık ifadesi, Can'ı daha da cesaretlendirdi. Birbirlerine sarılarak, tutkulu bir öpücük paylaştılar ve birlikte olacakları nice yaz aylarının hayalini kurdular. Ece ve Can, yaz aşkının gücüyle birbirlerine kenetlenmişlerdi. Yaşadıkları her an, duygusal bir hikayenin parçalarını oluşturuyordu. Ve o yaz, sonsuza dek sürecek bir aşkın başlangıcı olmuştu.